top of page

KİMSİN

Günümüz teknoloji çağında; sosyal medyanın günden güne yaşamımızın her alanına etki etmesiyle beraber, insanların sadece haber alma işlevlerini sağlamak yerine, kişisel ilgi alanlarında da kendilerini bulabilecekleri birçok konuda editörlerimizin yorumlarını bünyemizde barındırıyoruz.

  Sadece bulunduğumuz şehir ile ilgili haber ve yorumlar değil, başta Türkiye olmak üzere dünya gündemini de takip ediyoruz.

 Sitemizin içeriği;

  1. Türkiye ve Dünya Gündemi

  2. Bilim ve Felsefe

  3. Seyahat

  4. Genel Kültür

  5. Spor

  6. Edebiyat...

ysa-1.jpg
Home: Welcome

ŞEVKET RADO – EŞREF SAATİ

  • Nedim Bayhan
  • 2 Ara 2018
  • 3 dakikada okunur


Öncelikle bu kitap ile ilgili yorumlarıma başlamadan önce aklımda ki birkaç konuya değinmek istiyorum. Aslında değineceğim konu tamamıyle “biz” ile alakalı. Neden diye sorucaksınız bana ; evet sormakta haklısınız çünkü toplumumuz ve dünyada ki diğer insanlar, insanlarımız öyle bir noktaya geldik ki bir çok değerimizi ve bizi biz yapan özelliklerimizi unuttuğumuzu düşünüyorum. Hemen çevremizden örnek verelim. Artık kaç kişi toplum da yaşanan olaylara tepki gösterebiliyor ya da duyarlı kalabiliyor… Hangimiz yeni tanıştığımız arkadaşlıklara eski özeni gösteriyoruz… Etik kavramından ne kadar haberdarız…

Başımıza gelen olaylarda empati kurmayı neden unuttuk… Bunları inanın çoğaltabiliriz.


Açık konuşmak gerekirse ben bu anlattıklarımı Şevket Rado'nun güzide eseri olan Eşref Saati kitabına kadar unutmuştum ve bu kitabı okumasaydım inanın uzun bi süre de yokluğunu çekmeye devam edicektim.Bu yazıyı yazmam da ki temel etken de kitabı okuyanlar tabi ki de aydınlandığını düşünüyorum ama okumayanlara acil bir şekil de okumasını temenni ediyorum.Şundan emin olabilirsiniz ki bu kitaptan sonra dünyaya bakış açınız değişecektir.


Öncelikle şahsi kararım olarak okuduğumu tam anlamıyla takılmadan anlamak isterim bu yüzden de dili ağır yazarları genellikle tercih etmiyorum tabii bu durum şu an için geçerli sonrasın da bu fikrimden de vazgeçebilirim.Terazi burcu olmam çoğu konu da olduğu gibi bu konu da da etkisini gösteriyo olabilir… Evet biraz önce de bahsettiğim gibi dili ağır yazarları biraz daha tercihlerimin arasına koymuyorum işte benim bu kitabı seçmem de ki en önemli etken de bu kitabı almadan önce kitap hakkında ki yorumlara biraz göz gezdirdiğim zaman genel bir ifadeyle herkesin dil konusunda sıkıntı çekmediği veya farklı bir ifadeyle herkesin anlayabileceği sade bir dil ile kaleme alındığı açıkça ortada. Zaten kitabı okumaya başlayınca da bunu iliklerinize kadar hissediyorsunuz.


Kitap ile ilgili okumadan önce biraz olsun bilgi sahibi olabilmeniz amacıyla size biraz özet geçmek istiyorum. Öncelikle bu kitap okunması gereken 100 temel eser arasında yer almaktadır. Yazar, yaşadığı tecrübeleri akıcı bir dil ve sohbet havasında aktarmış. Hayatın içinden ve hemen hemen her konuda didaktik bir amaçla yazılan 27 farklı bölümden oluşuyor. Kitap, dili ve içeriği bakımından insanı zorlamadan okunabiliyor. Dilinin çok yalın olması sohbet türünün özelliği. Gerek konusu bakımından gerekse de dili bakımından her yaştan insana hitap ediyor.


Yİne bizim bir şairimiz bir dostuna hediye etiği resmin altına "ağlarım hatra geldikçe gülüştüklerimiz" diye yazmıştır. Buda güzel bir sözdür. Çünkü en iyi hatıra gülerek geçen günlerin hatırasıdır. Hayatta o günlerin sayısı az olursa insan bir gün gelir, "NE ETMİŞİM DE GÜLEMEMİŞİM "diye ağlayabilir.


Edebiyatımızın önemli yazarlarımızdan , sanatçılarımızdan Şevket Rado bu kitabın da insanlara yetişkinliklerinden itibaren çektiği sıkıntıları bu sıkıntılarla nasıl baş edebilmesi gerektiğini, insanlara tamamiyle hayatlarında yaşadığı olumsuz olaylara karşı olumlu bakabilmeyi hayat felsefesi olarak kabul edebilmemizi ve insanların yaşlılıklarında da hayatın ayrı bir anlamı olucağını alıntılarla bize aktarıyor.Adeta bu kitabın da her olaya karşı olumlu bakabilmesiyle okuyucuyu şaşırtmayı başarıyor.


Benim kitap ile ilgili en beğendiğim kısım “gülmek” ile alakalı olan kısımdır.Adeta bize o bölüm de bir yandan bu hayatımız da var olan olguyu unuttuğumuzu küçük nükteler yaparak bize hatırlatıyor.Hatta biraz bu konunun üzerine olabildiğince yoğunlaştığını varsayıyorum ki insanlar ile hayvanları birbirinden ayıran en temel özellikler arasın da gülebilmenin hayvanlardan bir farkımız olduğunu ayrıca hayvanların çene yapıları itibariyle gülebilmeyi isteseler de ömürlerinin sonuna kadar başaramayacaklarını ve bu hayati önem taşıyan farkı günümüz toplumların da bireylerin artık unuttuğunu sitem dolu cümlelerle bize aktarıyor.

Mesela ; 2. Dünya harbi sonrasın da Avrupa toplumlarından birisi olan Macarlar başkentleri Budapeşte de savaş sonrasın da kendi halklarının yaşadığı psikolojik buhranı ve insanlarının hayata karşı mutsuz olup tamamiyle gülmeyi unuttuklarını gözlemlemişler ve gülmek için eğitim veren okullar açmışlardır.


Sözlerime burada noktalamadan önce size şunları aktarabilirim ki Şevket Rado’nun yoğun bi şekilde kitabın da bahsettiği en önemli husus hangi yaşta olursak olalım hayata karşı hiçbir sıkıntıyı dert etmeyip her sıkıntının bir devasının olabileceği ve bu sıkıntıları olumlu bir pencereden bakarak atlatabileceğimizi vurgular.



BATUHAN HASAR

Comments


Home: Blog2

BİZE ULAŞIN

Home: Contact
bottom of page